17 Mayıs 2017 Çarşamba

BSM Yararlı Bilgiler



                                     TARIMSAL ALTYAPI VE SULAMA
Prof. Dr. Hasan DEĞİRMENCİ   

Dünya nüfusuna bağlı olarak artan gıda gereksinimi ancak sürdürülebilir tarım üretiminin artırılması ile karşılanabilir. Günümüzde sınırlı toprak ve su kaynaklarından verimli bir biçimde yararlanma, bu kaynakların geliştirilmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde teknik ve ekonomik koşullar dikkate alındığında, sulanabilir nitelikte alanın 8.5 milyon hektar olduğu tahmin edilmektedir. Bugün için gerek devlet yatırımı, gerekse halkın kendi olanakları ile sulamaya açılan toplam arazi ise yaklaşık 4.7 milyon hektar dolayındadır. Yapılan bu yatırımlara karşılık sulama projelerinden beklenen yarar, sistemlerin inşasından günümüze uzun zaman geçmesine karşın sağlanamamıştır. Bu durum ayrıca sulama proje alanlarında sağlık, sosyal ve çevresel sorunlara da neden olmaktadır.
            Sulama projelerinden beklenen yararın sağlanamaması, planlama, projeleme ve inşaat aşamasındaki olumsuzluklardan çok, etkin bir sulama yönetiminin olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bir çok ülkede uzmanlar, proje yöneticileri, ulusal planlamacılar ve karar vericiler yeni sulama projeleri geliştirmek ile daha önce işletmeye açılmış sulama projelerinin etkin bir sulama yönetimi yardımıyla iyileştirilmesi ikilemini tartışmaktadırlar.
            Dünya’da sulamanın toplam su kullanımı içerisindeki payı 2/3 olup, bu rakam bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde % 90’a kadar çıkmaktadır. Ancak, 2025-2050 yılı dünya ve ülkemiz nüfusunun olası su gereksinimine bakıldığında, ciddi sıkıntılar olacağı görülmektedir. Bu koşullar altında kent nüfusu daha fazla su ve ürün talep edecektir. Bu talebe cevap verebilmek için daha az su ile daha fazla alanın sulanması ve daha fazla ürünün elde edilmesi gerekecektir.
            MEVCUT DURUM VE SORUNLAR
            Ülkemiz tarımsal alt yapı ve sulamaya ilişkin mevcut durum 4 ana başlık altında verilmiştir.
1.      Sulama Yönetimi
2.      Arazi Toplulaştırması
3.      Sulama ve Drenaj Şebekeleri
4.      Arazi Tesviyesi

1.      Sulama  Yönetimi


Geleceğe yönelik sulama etkinliğinin artırılmasında en önemli araç; verimli bir tarımsal üretim, uygun araştırma tekniklerini içinde barındıran, gelişmiş sulama teknolojisini kullanan ve etkin bir bilgi sistemine sahip sulama yönetimidir. Son yıllarda yönetim ve organizasyon alanlarındaki yetersizliklerin giderilmesi, karşılaşılan sorunların çözümünde önemli bir araç olarak görülmektedir. Bu nedenle, sulama projelerine ilişkin sorunların tartışılmasında sık sık sulama yönetimi terimi kullanılmaktadır. Sulama yönetimi, doğru zamanda bitki kök bölgesine gereken miktarda suyun verilmesi için gerekli tüm faaliyetler, işlemler ve fonksiyonlar biçimde tanımlanabilir.
            Sulama yönetiminin amacı, randımanlı su ve arazi kullanımı yönünde gerekli koşulları sağlamaktır. Sürdürülebilir sulu tarım üretiminin ilk koşulu çevreye zarar vermeden etkili ve verimli bir sulamanın gerçekleştirilmesidir. Türkiye’de 40 yıldan bu yana gelişimini tamamlayamamış sulama sistemleri bulunmaktadır. Bu projelerin başlıca sorunları ise şunlardır;
·         Tarla parsellerinin çok parçalı ve küçük olması,
·         Uygun sulama yöntemlerinin uygulanamaması,
·          Projelerin yüksek bakım ve onarıma gereksinim duyması,
·         Çiftçi eğitim ve yayım çalışmalarının yetersizliğidir.
Bu sorunlar,  düşük sulama oranını ve aşırı su kullanımını beraberinde getirmektedir.
            DSİ inşasını gerçekleştirdiği sulama projelerinin mülkiyetini değil, işletme bakım ve yönetim sorumluluğunu kullanıcılara devir etmektedir. Devir çalışmalarının ana amacı, çiftçilerin yönetime katılımı, işletme ve bakım masraflarının azaltılması, kullanıcıların tesisleri kendilerinin denetlemesi, yönetmesi ve sulama etkinliğinin artırılmasıdır. Sulama tesisleri Kamu Hukuku Tüzel Kişilikleri (Köy Tüzel Kişiliği, Belediye, Birlik) ve Özel Hukuk Tüzel Kişiliğine (Kooperatif) sahip örgütlere ve kuruluşlara devredilmektedir.  Bu çerçevede DSİ tarafından inşa edilen ve işletilen sulama projelerinin büyük bir kısmı 1580 sayılı yasaya göre kurularak tüzel kişilik kazanan örgütlere (sulama birliklerine) devredilmiştir. Devlet ve devredilen sulama projeleri üzerinde yapılan çalışmalar incelendiğinde, proje yönetimi açısından belirli yapısal sorunların mevcut olduğu görülmektedir.
Sulama birliklerinin performansı üzerinde yapılan çalışmalarda, sulama şebekelerinin devri genel olarak sulamanın finansmanı, işletme-bakım, tarımsal ve ekonomik verimlilik üzerine olumlu etkide bulunmuştur. Dünya’da  sulama yönetim devirlerinin etkileri üzerinde yapılan çalışmalarda yer alan devirlerin etkileri çoğunlukla olumludur. Devirlerin olumlu etkileri; sulamanın çiftçilere ve devlete olan maliyetindeki azalmalar, sulama projelerinin mali yönden kendine yeterliliğinin artması ve hizmet alanlarının genişlemesi olarak sayılabilir. Ancak işletme, bakım-onarım, personel durumu, su ücreti ile ilgili bazı sorunların bulunduğu görülmektedir. Ülkemizde devir programı randımanlı su ve arazi kullanımını sağlayamamıştır. Tarım alanına gereksinimden fazla suyun alınması sürdürülebilir sulu tarımı tehdit etmektedir. Bu nedenle, öngörülen ekim desenlerine uyulmalı, sulama suyu mutlaka hacim esasına dayalı ölçülerek verilmelidir. Etkin bir sulama yönetimi için tüm faaliyetlerin izlenmesi, denetlenmesi, teknik ve eğitim gereksinimlerinin karşılanması, günlük ve sezonluk değerlendirmelerin yapılması ve sonuçların ilgili kişi ve kurumlara etkin bir izleme ve değerlendirme sistemi aktarılması gerekmektedir. Ayrıca sulama yönetimini gerçekleştiren sulama birliklerinin, sulama kooperatiflerinin ve mahalli idarelerin bu konudaki yasal altyapılarının oluşturulması gerekmektedir. Etkili bir sulama yönetimi için öncelikle izleme ve değerlendirme bilgi sisteminin önemi çiftçilerden yöneticilere kadar her düzeydeki ilgililere iyi anlatılmadır. Bu başarıldığında, proje yönetiminde var olan sorunların ve çözümlerin belirlenmesi daha hızlı ve kolay gerçekleşecektir.

2. Arazi Toplulaştırma

Ülkemizde kırsal nüfusun fazlalığı, tarımsal üretim maliyetinin yüksekliği, tarla içi geliştirme hizmetlerinin yoğun emek ve sermaye istemesi çok sık tartışılan konulardır. Özellikle 1980’li yıllardan sonra tarıma yönelik sorunların göz ardı edildiği ve kendi yazgısına bırakıldığı bilinen bir gerçektir. Gelişmiş ülkelerin bir çoğu tarımda yapısal sorunları 1950’li yıllara kadar gerek toprak reformu yasaları gerekse kırsal alan düzenlemeleri ya da arazi toplulaştırma yasaları ve uygulamaları ile büyük oranda çözmüş ve kalanını da çözmeye devam etmektedir.
            Tarım politikaları uygulamalarında en önemli konulardan biri işletme büyüklüğüne yönelik politikalardır. Türkiye’de işletme sayıları artarken, işletme büyüklükleri de azalmaktadır. Tarımsal yapıdaki bu bozukluklar, verim üzerine olumsuz etki yaptığı gibi, bazı hallerde verim artırıcı tedbirlerin alınmasını zorlaştırmakta, maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır. Tarımsal yapının ıslahı için en önemli önlemlerin başında, Arazi Toplulaştırması ile birlikte tarla içi geliştirme hizmetleri olan Sulama, Drenaj, Toprak Muhafaza, Arazi Tesviyesi ve Toprak ıslahı gibi hizmetlerin yapılarak doğal koşulların tarıma daha uygun hale getirilmesi çiftçilerin eğitimi ve tarım işletmelerinin koşulları içerisinde rasyonel bir biçimde düzenlenmesi bulunmaktadır. Bu nedenle tarımsal yapının ıslahında en önemli unsur olan, tarım reformunun temelini oluşturan, tarımsal alt yapının en ekonomik ve tekniğine en uygun biçimde yapılmasını sağlayan “Arazi Toplulaştırma” hizmeti gün geçtikçe ilgi çekmekte ve önemini artırmaktadır.
Modern arazi toplulaştırma çalışmasında, kırsal alan çalışmalarının ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, tarımla uğraşmayanların ya da arazilerini gönüllü satmak isteyenlerin arazileri ile hazine arazilerinin devletçe satın alınarak üretici durumdaki çiftçilere uzun vadeli satmaları, tarım arazilerinin mirasçılar arazında parçalanmasına yeni bir miras yasası ile mutlak son verilmesi, tarımda yeni bir veraset geleneğinin başlatılması zorunluluğu vardır.
Türkiye’de uygulanan arazi toplulaştırma projelerinin isteğe bağlı olması arazi sahiplerinin isteklerinin göz önünde bulundurulması ve bazı teknik zorluklardan dolayı toplulaştırma oranları çok düşük kalmıştır. Son 15 yıldır toplulaştırma yatırım oranlarında 2-3 kat artış olmasına rağmen, geniş kapsamlı arazi toplulaştırma projeleri uygulanmamaktadır.
           
3. Sulama ve Drenaj Şebekeleri
           
Ekonomik olarak sulanabilecek 8.5 milyon hektar alanın 7.9 milyon hektarının yerüstü, geri kalan 0.6 milyon hektar alanın da yer altı su kaynakları ile sulanabileceği dikkate alınmaktadır. Bununda 6.5 milyon hektarının DSİ, 1.5 milyon hektarının KHGM ve 0.5 milyon hektarının da halk sulamaları kapsamında kalacağı öngörülmektedir. 2004 yılı itibari ile sulanan alan 4.85 milyon hektara ulaşmıştır. Bunun 2.7 milyon ha’ı DSİ, 1 milyon ha’ı KHGM tarafından işletmeye açılmıştır. Yaklaşık 1 milyon hektar alanda da halk sulaması yapılmaktadır. 2030 yılında 8.5 milyon hektar alanın sulanması hedeflenmektedir.
            Ülkemizde yapılan bu sulama yatırımlarının tamamına yakını açık kanal sistemi olarak projelendirilmiş ve inşa edilmiştir. Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde terk edilen bu sistemin yerine kapalı (Basınçlı) sulama sistemleri yer almaktadır. Sulama uygulama randımanının artırılması için öncelikle uygun sulama yönteminin belirlenmesi ve bu yöntemin gerektirdiği sulama sistemi projelendirilmeli ve uygulanmalıdır.
            Ülkemiz sulama şebekelerinde (DSİ ) ortalama sulama oranı % 60 dolayındadır. Sulama oranın düşük olmasının başlıca nedenleri;
·         Sulama şebekesinde su kaynağının yetersizliği
·         Sulama şebeke içerisinde nadas uygulamaları
·         Sulama tesislerinin yetersizliği
·         Drenaj sorunları
·         Bakım-Onarım yetersizliği
·         ekonomik ve sosyal nedenlerle boş bırakılan alanlar
·         Tarım arazilerin amaç dışı kullanımları sayılabilir.
            Bir sulama projesi planlanırken mutlak surette drenaj ile birlikte düşünülmelidir. Tarım arazilerindeki fazla suyun uzaklaştırılmasında önemli sistemlerden birisi de drenaj sistemleridir. Son yıllarda KHGM içerisinde Drenaj yatırımlarının payı oldukça düşüktür. Bu durum sulama şebekelerinin etkinliğini düşürmektedir. DSİ tarafından planlanan büyük ölçekli sulama projelerinde açık drenaj sistemleri yapılmaktadır. KHGM bazı projelerde kapalı drenaj sistemi uygulamaktadır. Toprak, topografya, sulama yöntemi ve bitki çeşidi dikkate alınarak uygun drenaj sistemleri planlanmalıdır.

            4. Arazi Tesviyesi
           
Etkin ve randımanlı bir sulama için önemli uygulamalardan biriside arazi tesviyesidir. Yüzey sulama projelerinin uygulandığı alanlarda arazi tesviyesi mutlak surette uygulanmalıdır. Sulama projesinde tarla içinde su dağılımının optimum olabilmesi için uygun eğimde suyun tarla içerinde dağılımı çok önemlidir. Basınçlı sulama sistemlerin uygulandığı alanlarda arazi tesviyesine genellikle gereksinim duyulmaktadır.

            Avrupa Birliği Su Çerçeve Kararları

            Su kaynaklarının yönetimine ilişkin en önemli kararlardan birisidir. 2000 yılında alınan bu kararların amacı: Avrupa birliği ülkelerini kapsayacak biçimde çevresel ve tarımsal amaçlı su uygulamalarına yönelik bir çalışma çerçevesi oluşturmak, Avrupa vatandaşının artan içme, kullanma ve çevreye yönelik temiz su gereksinimini karşılamaktır.
            Bu amaç doğrultusunda alınan kararlar:
1.      Akarsu havzalarını temel alan su yönetim biçiminin kabul edilmesi ve uygulanması,
2.      Bütün suların çevresel boyutta iyi durumda olup olmadıklarının araştırılması ve belirli bir zaman dilimin de iyi duruma getirilmesi için çalışmalara başlanması ve bir tarih verilmesi,
3.      Bütün su kaynaklarının koruma amaçlı geliştirilmesinin teşvik edilmesi,
4.      Su kalite standartlarının ve limit değerlerinin gözden geçirilmesi ve birleştirilmiş yaklaşım modeli çerçevesinde değerlendirilmesi,
5.      Vatandaşların katılımının sağlanması,
6.      Yasaların anlaşılır ve uygulanabilir hale getirilmesi ve
7.      Doğru su fiyatlandırmaya özel önem verilmesidir.   

Mevcut durum, sorunlar ve Avrupa Birliği Su Çerçeve Kararları doğrultusunda aşağıda çözüm önerileri sunulmuştur.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1.      Bir sulama projesi içerisinde farklı amaç grupları ve kuruluşlar (çiftçiler, yatırımcı kuruluşlar, yerel yöneticiler, tarımsal kuruluşlar, politikacılar v.b) etkin rol oynamaktadır. Bu amaç grupları ve kuruluşlar arasında belirli bir eşgüdümü sağlayacak yapı ülkemizde oluşturulamamıştır. Sulama yatırımlarından randımanlı yararlanma, çiftçilerin yeterli ve uygun bir bilgi birikimine, etkin bir kurumsal yapıya ve deneyime sahip olmaları ile sağlanabilir. Bu nedenle hiç zaman kaybedilmeden tarla içi düzeyinde, sulu tarıma ilişkin araştırma, planlama, projeleme, inşaat, işletme, eğitim ve yayım çalışmalarını kapsayan yeni bir kuruluşun yapılandırılması gerekmektedir. Eski TOPRAKSU kuruluşuna benzer kurulacak yeni kuruluş, sulu tarım ile ilgili tüm konuları bünyesinde toplayacak biçimde yapılandırılmalıdır. Bu kuruluş, çiftçi eğitimi, tarımsal yayım, toprak reformu, arazi toplulaştırma, arazi tesviyesi, sulama, drenaj, tuzlu ve sodyumlu toprakların ıslahı ve tarım ekonomisi konularında çalışmalar yapabilecek biçimde oluşturulmalıdır.
2.      Artık konu ile ilgili kişi, kurum ve kuruluşlar yeni projelerin yapılması ile mevcut projelerin iyileştirilmesi ikileminde karar vermelidir. Sınırlı ayrılan ödeneklerin yeni projeler mi yoksa mevcut projelerinin iyileştirilmesinde mi kullanılması yönünde çalışmaların ve tartışmaların yapılması ve ayrılan kısıtlı kaynakların optimum kullanılması gerekmektedir. 
3.      Toprak ve su kaynaklarımız ilke olarak ülke çapında planlanmalı ve havza-althavza ölçeğinde planlanmalıdır.
4.      3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu da ve 3202 sayılı Köy Hizmetleri Kanunda Yer alan arazi toplulaştırma çalışmaları farklı uygulamalara sebep olmaktadır. Bu nedenle, toplulaştırma, tarla içi geliştirme ve altyapı hizmetlerinin tek bir kuruluş (TOPRAKSU benzeri) tarafından yapılması sağlanmalıdır.
5.      Ayrıca ekolojik bölgelere göre optimum işletme büyüklükleri belirlenmeli ve bu ölçekteki işletmeler kesinlikle parçalanmamalıdır. Buna uygun miras kanunda değişiklikler yapılmalıdır.
6.      Toprak ve su kaynak envanterlerinin süratli ve sağlıklı yapılabilmesi için Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi İstemi gibi yeni teknolojilerin ziraat fakültesi eğitim programlarına alınması ve uygulamada kullanılması teşvik edilmelidir.
7.                       Toprak ve su kaynaklarına ilişkin bir veri bankası kurulmalıdır.
8.      Havzalar arası su transferinin yapılabilirliği üzerine etüt, proje ve araştırmalar önem verilmelidir.
9.      Sulama suyu yöntemi ve yönetimine ilişkin araştırma-geliştirme hizmetlerine ileri ülkeler düzeyinde kaynak ayrılması devletçe sağlanmalıdır.
10.  Sular kullanım amaçlarına göre fiyatlandırılmalı, bu fiyatlandırma ise birim hacme göre yapılmalıdır.
11.  Arazilerin çoraklaşmasına ve yer altı sularının kirlenmesine neden olan aşırı sulamanın önlenmesi, en uygun sulama metotlarının kullanılması ve sulama yatırımlarının etkinliğinin artırılması için çiftçilerin eğitilmesi, DSİ, Tarım Banklığı ve oluşturulacak olan TOPRAKSU benzeri kuruluş tarafından sağlanmalıdır.
12.  Sulama tesislerin yapımı hususunda katkı payı getirilmelidir.
13.  Su kaynaklarından yeterince yararlanabilmek, taşkın ve erozyonu önlemek amacı ile gölet, bent gibi küçük su depolama tesislerinin olabildiğince fazla yapımı için kaynak ayrılmalıdır. Gölet, baraj ve benzeri rezervuarların tesisi için yapılan ihalelere havzaların amenajmanının yapılmasını da dahil etmek gerekmektedir. Çünkü erozyon nedeniyle rezervuarların ekonomik ömürleri beklenen süreden çok daha erken tükenmektedir. Öncelikle havza kontrol çalışmaları yapılmalı, daha sonra da rezervuar gövdesi inşa edilmeli veya iki çalışma birlikte yürütülmelidir.
14.  Sulama tekniklerinin geliştirilmesi, su kullanımının denetimi, halkın katılımı, havza bazında örgütlenme gibi, su kullanım politikalarımızı kökten etkileyecek uygulamalar zaman yitirmeksizin ve tek elden yürütülmelidir.
15.  Sulama, drenaj, arazi ıslahı, arazi toplulaştırma, kiralama ve dağıtım, tarla içi geliştirme, gölet yapımı ve toprak koruma gibi tarımsal altyapı hizmetlerini yürütmek üzere, TRGM ve KHGM’nün ilgili birimleri, TÜGEM Tarım Arazilerini Değerlendirme Dairesi Başkanlığı  ve Çayır-Mera, Yem bitkileri ve havza geliştirme Dairesi Başkanlığı, Bakanlık bünyesinde tek bir çatı altında toplanmalıdır.
16.  Yerel yönetimlere devredilen KHGM içindeki sulama, drenaj, arazi ıslahı arazi toplulaştırma , tarla içi geliştirme, gölet yapımı ve toprak koruma gibi tarımsal altyapı hizmetleri hiç zaman geçirilmeden yeniden yapılandırılmalı ve bakanlık içinde yukarıda değinildiği gibi bir yapı içine alınmalıdır.
17.  Sulama projeleri kurulurken, yararlanacakların katılımı, verimlilik ve istek öğeleri göz önünde bulundurulmalıdır.
18.  Sulama alanlarında su kayıplarının önlenmesi için özellikle yeni geliştirilen sulama şebekelerinde su iletim ve dağıtım sistemleri kapalı sistem olarak planlanmalıdır.
19.  Tarımda suyun etkin kullanımını sağlayan yağmurlama, damla ve mikro yağmurlama gibi basınçlı sulama sistemleri teşvik kapsamında yaygınlaştırılmalıdır.
20.  Sulayıcıların bilgi yönünden eksiklerinin giderilmesi için kamu ve özel tarım kuruluşları işbirliği yaparak eğitim ve demonstrasyon programları hazırlamalıdır.
21.  Yüzey sulama yöntemleri uygulanan alanlarda, tuzlulaşmanın geciktirilmesi ve biriken tuzların alandan uzaklaştırılması için drenaj yatırımları desteklenmelidir.
22.  Su hasadı, akarsu yataklarının ve ağızlarının açık tutulması, ana tahliye kanallarının düzenli bakımı gibi anonim hizmetlerin yürütülmesinde kamuyu ilgilendiren konularda görev ve yetki sınırları netleştirilmelidir.
23.   Üreticilere sulama alet ve makinaları edindirilmesi için kredi olanakları cazip duruma getirilmelidir. AB ülkelerinde çiftçi yatırımları %65 oranında teşvik görmekte, geri kalan %35 yatırım için de uzun vadeli düşük faizli kredi verilmektedir.
24.  Uygun fiyat politikaları ile kaliteli sulama malzemelerinin üretimi ve tanıtımı için kamu ve özel sektör çalışmaları özendirilmeli, gelişmiş olan AB ülkeleri ile rekabet edebilecek özendirmeler ve teşvikler sağlanmalıdır.
25.  İmalatcılar amaca ve standartlara uygun sulama alet ve makinaları imal etmeli ve bir test ve değerlendirme laboratuarından alınacak uygunluk raporları ile birlikte satışa sunmaları için mevcut yasal düzenlemeler gözden geçirilmelidir.
26.  Ülkemizde yapılan sulama ve su kaynaklarına yönelik araştırma sonuçlarının uygulayıcı teknik eleman çiftçiye ulaştırılmasında daha etkin bir yapılandırmaya gidilmelidir.
27.  DSİ tarafında devredilen sulama şebekelerinin performansı DSİ desteği ile başarılı sayılabilecek düzeydedir. Bu desteğin devam etmesi gerekmektedir. Ayrıca, DSİ tarafından yapılan sulama tesisleri izleme ve değerlendirme çalışmaları özellikle sulama şebekelerinde sistem performansının belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Su kalitesi, taban suyu ve toprak tuzluluğu gibi çevresel performans göstergelerini de kapsayacak şekilde güncellenmelidir.
28.  Kooperatiflere devredilen şebekelerde teknik eleman çalışma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle 167 sayılı kooperatifler yasasında gerekli değişiklikler yapılarak teknik eleman çalıştırılması zorunlu olmalıdır.
29.  DSİ tarafından birliklere devredilen şebekelerin yasal altyapısı oluşturulamamıştır. Bu nedenle hazırlanan “Su Kullanıcı Birlikleri Yasa Tasarısı” Sulayıcı- Örgüt-DSİ arasında yaşanan sorunların giderilmesinde önemli bir düzenlemedir. Bu yasanın çıkartılması desteklenmelidir.
30.  Günümüzde geliştirilen projelerde amaç suyun insan ve çevre yararına kullanılması olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için mevcut doğal kaynakları daha akıllıca kullanabilecek yollar aranmalı ve çevreye zarar vermeyen projeler geliştirilmelidir. Sulu tarım projelerinin planlama, uygulama, kontrol ve düzeltme  aşamasında;
·        İnsana saygı esas olmalı,
·        Katılımcı yönetim uygulanmalı,
·        Proje ilgi grupları arasında tam ve sürekli tatmin sağlanmalı,
·        Çevre bilinci artırılmaya çalışılmalı,
·         Proje zamanında ve doğru uygulanmalı ve
·         Sürekli bir eğitim programı uygulanmalıdır.
Avrupa birliğinin gelişmiş ülkeleri, kırsal kalkınmada yapısal sorunlar olarak bilinen bu sorunları yıllar önce ele almışlar ve büyük oranda çözmüşlerdir. Kırsal alan, fonksiyonları zamana bağlı olarak değişiklik gösteren bir eleman olarak düşünülmüştür. Bir taraftan tarımda mülkiyetin parçalanmasını engelleyecek önlemler alınmış, işletmeler büyütülmüş, diğer yandan arazi toplulaştırması ile kamulaştırma olmaksızın özel mülkiyete müdahale olanağı yaratılmış, ortak kullanım tesisleri, köylerde gelişme ve tarımsal sanayi alanları için rezerve arazi kazanılmış, tarla içi geliştirme hizmetleri daha etkin götürülmüştür. Ülkemizde de benzer uygulamalara ivedilikle geçilmesi zorunluluğu vardır. Böylece tarım arazilerine, kırsal yerleşimlere ve işletmelere, diğer bir deyişle, kırsal kalkınmaya yönelik yukarıda belirtilen önlemler götürülürken, kırsal alanda var olan fazla işgücü ile elde edilen ürünler yerinde değerlendirilebilir ve dolaylı olarak tarımla uğraşanların sayısı azaltılabilir.

         



BSM Kongre SempozyumPanel Çalıştay



GÜNCELLEME  YAPILMAKTADIR. . . .


BSM Teknik Geziler


GÜNCELLEME  YAPILMAKTADIR. . . .





BSM Mezuniyet


GÜNCELLEME  YAPILMAKTADIR. . . .




BSM Staj


GÜNCELLEME  YAPILMAKTADIR. . . .












BSM Araştırma Üniteleri


GÜNCELLEME  YAPILMAKTADIR. . . .




KSÜ Biyosistem Mühendisliği Bölümü








BİYOSİSTEM MÜHENDİSLİĞİ / BIOSYSTEM ENGENNERİNG


Mühendislerden beklenen yeni işlevlerin yerine getirilmesi, kamu ve özel sektörün beklentilerine karşılık verilebilmesi için geleneksel ziraat mühendisliği kavramı, bazı ülkelerde önce Tarım ve Biyosistem Mühendisliği olarak evrime uğramış ve giderek Biyosistem Mühendisliği’ne dönüşmeye başlamıştır. Bu süreçte tarım ve ilgili mühendislik alanlarının dünyadaki en büyük meslek odası olan ASAE, adını Amerikan Tarım ve Biyoloji Mühendisleri Odası - American Society of Agricultural and Biosystems Engineers (ASABE) olarak değiştirmiştir (www.asabe.org).

Dünya Ziraat Mühendisleri birliğini temsil eden CIGR ise, kısaltılmış adını değiştirmeden, Dünya Tarım ve Biyosistem Mühendisleri Birliği olarak isim değişikliğine gitmiştir (www.cigr.org). Birçok ülkede biyosistem mühendisliği kongreleri düzenlenmekte ve bu adı taşıyan uluslararası dergiler yayınlanmaktadır. Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde tarım ve biyosistem mühendisliği lisans eğitim programları başlamış, ulusal ve uluslararası akreditasyonlar elde etmiştir.

Biyosistem Mühendisliği, gelişmiş ülkelerde (Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği Ülkeleri) bilim çevrelerince tanımlanmış ve yaygınlık kazanmış mühendislik alanlarından birisidir. Ülkemizde de giderek önem verilen ve akredite olabilir bir mühendislik alanı olacaktır.

Biyosistem veya Biyolojik Sistem Mühendisliği (Bio-systems Engineering); tarım, gıda, yenilenebilir enerji, biyokütle ve biyoyakıt üretimi gibi biyolojik tabanlı sistemlere ait problemlerin çözümünde mühendislik düşüncelerini, esaslarını ve yöntemlerini uygulayan bir meslektir. Biyolojik bir malzemeyi yararlı bir ürüne dönüştürme süreçlerini kapsayan Biyosistem Mühendisliği, tarımsal, endüstriyel (lif, biyoyakıt vb), gıda ürünlerinin ve atıklarının üretimi, işlenmesi, depolanması, taşınması ve kullanımı ile ilgili sistemlerin tasarım ve yönetim konularını ele almaktadır. Bu yönüyle tarımsal ürünlerin ve gıda maddelerinin geleneksel olarak üretimi ile ilgili konularla sınırlı kalmayıp büyük tarımsal, endüstriyel ve gıda üretim sistemine küresel bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır.

Dünyada Biyosistem Mühendisliğinin Kapsamı

Avrupa Birliği (EU) ülkelerinde Biyosistem Mühendisliği için ortak tanımlanan eğitim ve araştırma konu başlıkları şunlardır:

Tarım ve biyoproses mühendisliğinde kullanılan mekanik sistemler
Biyolojik malzemeler ve hasat sonrası teknolojiler
Su kaynakları mühendisliği
Tarımsal enerji sistemleri ve yönetimi
Yapı sistemleri ve malzemeler
Bilgi teknolojisi ve otomasyon
Tarımsal ve biyoproses mühendisliğinde atık yönetimi

KSÜ Biyosistem Mühendisliği Bölümünün Odaklandığı Alanlar

Biyosistem Mühendisliği Bölümü’nün lisans eğitimi ve AR-GE çalışmalarında ele aldığı konular şunlardır:

Tarımsal makine sistemleri
Toprak ve su kaynakları
Sulama ve drenaj sistemlerinin tasarımı ve işletilmesi
Tarımsal yapılar ve çevre
Bilgi ve otomasyon teknolojileri
İş güvenliği ve ergonomi

Biyosistem Mühendislerinden Beklenenler

Geliştirilen yeni teknolojiler, pek çok farklı disiplinden tarım, gıda ve çevre ile ilgili alanlara malzeme ve teknoloji girişine yol açmakta, yeni teknoloji ve malzemelerin kullanımıyla özel sorunlar da ortaya çıkmaktadır.

Biyosistem Mühendislerinin,

Enerji etkinliğini artırmaya dönük tarla işlemleri için sistem tasarımı,
Tarımsal üretimin yönlendirilmesini ve görüntülenmesini sağlayacak elektronik kontrol,
Çevre ve buna uygun yapı sistemlerinin tasarımı,
Etkin hasat sonrası işlemler ve ürün işleme teknolojilerinin geliştirilmesi,
Tarımsal atıkların değerlendirilmesi konularında kamu ve özel sektörde çalışacak mühendisler olarak yetişmeleri beklenmektedir.
Biyosistem Mühendisliği ile ilgili ASABE tarafından hazırlanan tanıtım sunusunun Türkçe çevirisini de incelemenizi  öneririz: 

Biyosistem Mühendisliği Tanıtım Sunusu


BIOSYSTEM ENGENNERİNG DEPARTMENT

Engineers expected the fulfillment of new function, corresponding to the expectations of the public and private sector to be granted in some countries traditional agricultural engineering concept first agriculture and Biosystems Engineering has been evolution, and began to transform the increasingly Biosystems Engineering. In this process,  ASAE, the largest trade associations in the world of Agriculture and related fields of engineering, has changed its name as American Agricultural and Biological Engineers (ASABE)  (www.asabe.org).
  Biosystems Engineering, in developed countries (United States, European Union Countries) has been defined by scientific circles and gained widespread is one of the engineering field. In our country, may be increasingly important and accredited engineering field. İt will have increasingly significant and can be accredited in our country.
    Bio-systems Engineering or biological systems engineering is a profession that aplies the engineering ideas, princibles and methods in the solution of problems based on biological systems such as agriculture, food, renewable energy, biomass and biofuel production. Biosystems engineering, including biological material the process of conversion to useful products, deal with agricultural, industrial,( fiber, biofuel, etc.), production of food products and wastes, processing, storage, transport, handling and use for the design and management issues of systems. With this aspect, it is approaching not only issues related to the traditional production of agricultural products and foodstuffs but also a global perspective to systems of large agriculture, industrial and food production.
Scope of Biosystems Engineering in the World
İn the Europen Union (EU) countries, common defined education and research topics for Biosystems Engineering are these :
Mechanical systems used in agriculture and bioprocess engineering
Biological materials and post-harvest Technologies
Water resources engineering
Agricultural energy systems and management
Building systems and materials
Information technology and automation
Waste management in the agricultural and bioprocess engineering

Focus Areas of Biosystems Engineering Department at KSU


Department of biosystems engineering deal with topics in Undergraduate education and R & D studies are these:
Agricultural machine systems
Soil and water resources
The design and operation of irrigation and drainage systems
Agricultural structures and environment
Information and automation technologies
Occupational safety and ergonomics

Expected from Biosystems Engineer
Developed new technologies leads to input materials and technologies from many different disciplines related to agriculture, food and environment areas, and with the use of new technology and marerial special problems are occured.

Expected from Biosystems Engineers are these:


Desing system for field operation oriented to increase energy efficiency
Electronic control allowing display and routing of agricultural production
Environment and design of appropriate structural systems
The development of effective post-harvest processing and product processing technologies
It is expected to grow up to be engineers working in public and private sector for utilization of agricultural wastes


BSM Lisansüstü Dersler



Yüksek lisans/Msc Courses








Doktora/PhD Courses